Çürük Elmalar Masum Mahkumlar - Bir #kankirmizipolisiye İncelemesi
- Madam Kırmızı
- 1 Kas 2020
- 2 dakikada okunur


Arka Kapak
Adli bilimlerin önde gelen ismi, “delil avcısı” Prof. Dr. Sevil Atasoy’dan, iyi ile kötüyü, doğru ile yalanı birbirinden ayırmaya çalışanların zorlu dünyasından son gelişmeler ve ilginç vakalar… Günümüzde soruşturmaların sihirli değneği olan DNA analizleri… Parmak izinden ya da saldırganın olay yerinde damlayan kanından elde edilen inanılmaz bilgiler... Suçu aydınlatmayı değil, önlemeyi hedefleyenlerin yeni araştırma alanı: düşünce okuma… Olay yeri inceleme uzmanlarının, laboratuvar çalışanlarının bilerek ya da bilmeyerek yaptığı yanlışlar… “Suç işleyebilir” iddiasıyla özgürlükleri kısıtlanan masumlar… Ve güvenlik uğruna gelecekte karşılaşılabilecek yeni tehlikeler… Seri katillerle evlenen kadınlar, roman yazmak için cana kıyan yazarlar, delil “eken” polisler, hastalarını öldüren hemşireler, hayatı oyun sanıp cana kıyan bilgisayar bağımlıları… Tek toprak taneciğinin yönlendirdiği efsane soruşturma, tek fotoğrafa dayalı müthiş savunma, tek böceğin yasaklattığı idam… Botsvana, Katar, Moritanya, Özbekistan gibi aşina olmadığımız coğrafyalardaki ilginç vakalar… Otuz iki kısım tekmili birden Çürük Elmalar Masum Mahkûmlar’da okurunu bekliyor… (Doğan Kitap)
Kitaptan Alıntı:
"Nasıl çocuk istismarını önlemek için çocuk olmak gerekmiyorsa, nasıl kadın cinayetleri sadece kadınların çabasıyla durdurulamazsa, ülkemizde kaygı verici düzeyde olan homofobi ve transfobinin yol açtığı ayrımcılık, nefret ve şiddetle mücadele sadece LBGTI bireye bırakılamaz."
Madam Kırmızı Diyor ki;
Hep kurgusal kitaplar okumayalım, biraz da işin iç yüzünü görelim diye #kankirmizipolisiye kitap okuma grubumuzun Ekim ayı kitabı olarak Çürük Elmalar Masum Mahkumlar'ı seçmiştim. Anlayacağınız, çok saf duygularla kitabı okumaya başladım.
Genel olarak kitabın düzeni bana "bla bla Giriş" diye isimleri olan ders kitaplarını hatırlattı. Bir terimi tanımlayıp ona ilişkin örnek vakaları anlatıyordu. Böyle sürüp gitseydi cidden kitabı daha çok sevebilirdim. Yani olması gerektiği gibi kalsaydı. Ama yazarın sanki belli bir sayfa kotasını doldurması gereken bir öğrenciymiş gibi komik hatalar yapmış. Mesela daha önce yazdığı kitaptan bazı bölümleri copy-paste yapması, TED konuşmasını aynen aktarması, kitabın bazı bölümleri seyahatname gibi yazılıp kitabın asıl amacına hiç dokunmaması ya da çok azıcık dokunması nedeniyle kitaptan soğudum ve sıkıldığım okuması beni inanılmaz zorladı. Bir kitap okuyucuya hiçbir zaman "Ben bunu boşu boşuna okuyorum." hissiyatı vermemelidir. Çünkü bu işkence olmaya başlıyor.
Elbette kitabın tamamı kötüydü, demiyorum. İlk 100 sayfasını bir solukta okudum. Kriminal şeyleri sevenler için ilginç bilgiler ve örnek vakalar var. Vakaların gerçek olması zaten insanı ürkütüyor. Türkiye'deki bir iki olaylara da değinmiş olması güzel ama açıkçası insan Türk bir yazardan bundan daha fazlasını bekliyor.
Bol Kitaplı Günler Dilerim!
Comentários