On Küçük Zenci - Bir #kankirmizipolisiye İncelemesi
- Madam Kırmızı
- 10 Ağu 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Ağu 2020

Genel Bakış
Orijinal Adı:Ten Little Nıggers
Yazar: Agatha Christie
Sayfa Sayısı:192
Yayınevi: Altın Kitaplar
Çevirmen: Semih Yazıcıoğlu
Tür: Polisiye
Arka Kapak
Her birinin gizledikleri ve korktukları sırları olan on kişi, Zenci Adası’ndaki ıssız bir malikâneye davet edilirler. Ancak malikâneye giden grubu bir sürpriz beklemektedir, ev sahibi ortalarda yoktur.
Geçmişlerindeki karanlık sırlardan başka hiçbir şeyleri olmayan bu insanlar adada mahsur kalmışlardır.
Konuklar bir süre sonra gizledikleri sırları birbirlerine anlatırlar. Ve teker teker ölmeye başlarlar... (Altın Kitaplar)

Madam Kırmızı Diyor ki;
Fantasy Island filmin göz acıtan incelemesinden sonra sıradaki ada incelememiz gelsin! Temmuz ayında #kankirmizipolisiye grubumuz ile okuduğumuz kitaplardan biri Agatha Christie'nin On Küçük Zenci romanı. Öncelikle bir noktaya değinmek isterim ki yazarın eski basımlarını hatırlayanlar bilir, romana başlamadan önce ilk sayfada hikayede geçen kişilerin listesi ve yanına kimin nesi olduklarına dair bir iki satır yazılı olurdu. Şahsen ben kitaba başlamadan önce o listeye bakıp katil kim diye tahminde bulunurdum ve hikayeyi okurken o listeye hep bu karakter kimdi, kiminle bir ilişkisi vardı diye bakıp dururdum. Sizi bilmem ama Agatha denilince aklıma işte hep bu listeler gelirdi. Lakin yeni basımda bu listenin olmaması beni cidden üzdü.
Son olarak küçük, minicik can sıkıcı bir diğer durum da kitabın neredeyse her sayfasında 1-2 tane "tuhaf" kelimesi geçiyor. Yani anlıyorum, olaylar elbette tuhaf da zırt pırt dile getirilmesine gerek yok bence. Biraz da okuyucuya "tuhaf" yorumu bırakılmalı.
Eh hadi, gelelim kitabın daha da içine. Benim açımdan okuduklarımın arasından en iyi Agatha eseri olduğunu söyleyebilirim. Polisiye kurgusunu öyle fazla süsleme zahmetine girmeden ama bu sadeliğiyle de okuyucuya vurucu bir darbe indirebiliyor. Bunu nasıl mı yapıyor? Karakterlerin ve okuyucunun vicdanını ortaya koyarak.
Şu vicdan denen şeyin ne kadar da soyut, ne kadar da göreceli olduğu bir kez daha anlatılıyor bizlere. Tüm bu etik, vicdan sorgulaması ve ölüm korkusuyla gelen paranoya üzerine yapılan tahliller beni fazlasıyla doyurdu.
Kitaptan Alıntı:
Blore, "Haklısın," dedi. Bir dakika düşündü. Neyse ki adada hayvanat bahçesi yok. Bunu ayarlamak için epey zorlanacak?"
"Anlamıyor musun?"diye haykırdı Vera. "Hayvanat bahçesi bu ada. Hayvanlar da biziz... Dün gece hiçbirimiz insana benzemiyorduk. İnsanlıktan çıktık. Hayvanat bahçesi burası..."
Keyifli Okumalar Dilerim!
Harika bir kitap harika bir inceleme. Teşekkürler ♥️